Yiğit Taha Öztürk 
Orta Doğu yeniden alev alırken, dünya güçleri pozisyonlarını gözden geçiriyor. ABD’nin hafta sonu gerçekleştirdiği hava saldırılarıyla doğrudan İran–İsrail savaşına dahil olması, dengeleri değiştirdi. Bu gelişmenin ardından gözler, uzun süredir Tahran’la yakın ilişkiler sürdüren Çin’e çevrildi.
Başlangıçta İran’a güçlü destek mesajları veren Pekin, zamanla daha temkinli bir dil benimsemeye başladı. Zira bu krizin içinde doğrudan yer almak, Çin’in küresel stratejik çıkarlarına zarar verebilirken; kontrollü bir kriz ortamı ise Pekin için fırsatlara kapı aralayabilir.
Çin’in Sessiz Kazancı: Hürmüz Boğazı’nın Kapanması Kimi Daha Çok Yakar?
Hürmüz Boğazı’nın olası kapanışı, küresel petrol akışının yaklaşık %20’sini etkileyebilir. Ancak bu senaryo, ironik şekilde Çin için dezavantajdan çok avantaj yaratabilir. Çünkü Pekin, ABD ve Avrupa Birliği’ne kıyasla enerji darboğazına daha hazırlıklı durumda. Üstelik Çin, ambargoları aşmak için İran petrolünü Malezya üzerinden yeniden etiketleyerek ithal etmeyi sürdürüyor.
İlginizi Çekebilir: Kraken Destekli Yeni Layer 2 Hamlesi: INK Token Geliyor
Enerji uzmanları, Çin’in yükselen petrol fiyatlarından dolayı büyük bir ekonomik zarar görmeyeceğini, aksine Washington ve Brüksel‘i daha çok zorlayacağını belirtiyor.
Jeopolitik Satranç: Çin’in Hesapları Değişiyor
Her ne kadar Çin, İran’la 2021 yılında 25 yıllık stratejik bir iş birliği anlaşması imzalamış ve bu süreçte ortak askeri tatbikatlar düzenlemiş olsa da; İsrail’e doğrudan karşı çıkmaktan kaçınıyor.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, İsrailli mevkidaşıyla yaptığı görüşmede saldırıları “kabul edilemez” bulduğunu söylese de, “kınama” ifadesinden özellikle kaçındı. Bu da Pekin’in bölgede doğrudan taraf olmak istemediğini gösteriyor.
Sessiz Diplomasinin Arkasında Ne Var?
Çin Dışişleri Bakanlığı, son açıklamasında “Basra Körfezi ve çevresindeki suların istikrarının tüm uluslararası toplumun ortak çıkarı olduğunu” vurguladı. Bu açıklama, Çin’in önceki agresif söylemlerine kıyasla belirgin bir yumuşama anlamına geliyor.
Siyasi analiz firması Eurasia Group, Çin’in “İsrail’i doğrudan kınamadan, diplomatik olarak İran’la hizalanmaya devam ettiğini” belirtiyor.
Uzmanlar, Çin’in bu süreçte hem İran ile olan stratejik bağlarını koparmadan, hem de küresel arenada barışçıl bir aktör imajını korumaya çalıştığını belirtiyor. Ancak bu denge oyunu ne kadar sürdürülebilir, zaman gösterecek.
Son Dakika kripto para haberleri için hemen tıkla.
Konu ile ilgili yorumlarınızı bize yazabilirsiniz. Ayrıca, bu tarz bilgilendirici içeriklerin devamının gelmesini isterseniz, bizleri Telegram, Youtube ve Twitter kanallarımızdan takip edebilirsiniz.