Yazar – Geoffrey Smith
Investing.com – Avrupa Birliği’nin Rus petrolüne uyguladığı ambargo, altı ay süren pazarlıkların ardından nihayet yürürlüğe girmek üzere ve ne Avrupa ne de dünyanın geri kalanı, bunun nasıl bir etki yaratacağını henüz tam olarak biliyor.
Bazı istisnalar dışında AB üyesi ülkelerdeki şirketler, Pazartesi gününden itibaren Rusya’dan ham petrol satın alamayacak; bu tedbir, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hazinesine akan geliri kesmeyi ve Ukrayna’daki savaşını sürdürme yetisini kısıtlamayı amaçlıyor.
Rusya’nın yakın zamana kadar Avrupa’ya günde yaklaşık 1 milyon varil petrol ihraç ettiği düşünülürse bu önemli bir adım.
Etkileri; Rusya’nın ana ihracat karışımı Urals ile Brent fiyatı arasındaki farkın, son günler ve haftalarda sert bir şekilde açıldığı dünya spot piyasalarında zaten görülüyor: Sektör uzmanı Argus Media, Rus ihracatçıların bu hafta 80 dolar üzerindeki Brent fiyatına kıyasla varil başına 45,31 dolara kadar düşmüş bir fiyatta satış yapmak zorunda kaldıklarını bildirdi.
Bu durumu; Kuzey Amerika ve Avrupa’nın, Kremlin’in Ukrayna halkına boyun eğdirmeye yönelik savaşından duyduğu tiksintiyi dünyanın geri kalanının da paylaştığına dair bir işaret olarak yorumlamamalı.
Bu daha ziyade Rusya’nın petrol sisteminin tarihi ve coğrafyasıyla ilgili bir sonuçtur. İhracat boru hatları, Avrupa pazarlarına hizmet etmek üzere inşa edilmiş liman terminallerine ulaşmaktadır. Örneğin Baltık Denizi’ndeki Primorsk’tan çıkan petrol, genellikle kısa bir deniz yolculuğu ile İsveç, Polonya ya da Hollanda’daki rafinerilere ulaşırdı. Ancak Pazartesi gününden itibaren bu pazarların hepsi kapanıyor ve en yakın olası alıcı Fas’ta kalıyor. Alıcılar, navlun masraflarını ödemek zorunda olduklarından emtianın kendisine harcama yapmaya daha az istekli oluyor. Primorsk’un Fas pazarında Cezayir ile rekabet edebilmesi için Cezayir karışımlarının çok altında bir fiyattan satış yapması gerekiyor.
Bu tür dinamikler, Rus hükümetinin petrol ihracatından elde ettiği geliri şimdiden önemli ölçüde azaltmış durumda. Kremlin’in petrol gelirlerinin en büyük kısmını oluşturan ham petrol ihracat vergisi, genellikle üreticilere yatırımları üzerinden belirli bir getiri sağlayan, nakliye ücretlerinden sonra devlete kalan miktarı alan bir formüle göre hesaplanıyor. Bu vergi, 2018 yılında ton başına 152 dolarla zirve yaptı – bu da varil başına yaklaşık 20,70 dolara denk geliyor. Ancak işgal sırasında ton başına 60 dolara kadar düşmüştü ve bu ay dörtte bir oranında daha düşüşle 43,30 dolara geriledi.
Bu arada Avrupa’ya gaz ihracatından elde ettiği gelir de geçen yıl elde ettiği yaklaşık 50 milyar dolardan neredeyse sıfıra inmiş durumda. Orta ve Doğu Avrupa’daki Rusya karşıtı şahinler, bu sıkışıklığın çok daha sert olabileceğini söyleyerek itiraz edebilir ama rakamlar şimdiden kayda değer.
Hatta o kadar ki diğer ülkelerin, Rusya’nın ham petrolü için belirli bir maksimum seviyenin üzerinde ödeme yapmasını engellemeye yönelik kötü şöhretli ve muhtemelen uygulanamaz plan, neredeyse bir dikkat dağıtıcı gibi görünüyor.
Bu makalenin yayımlanacağı sırada Brüksel’den gelen , AB Komisyonunun varil başına 60 dolarlık bir üst sınır önerdiğini öne sürüyordu. Ancak Polonya’nın son tedbire yeni bir yaptırım paketinin eklenmesini istemesi, kesin bir anlaşmaya varılmasını engelledi.
Pazartesi gününden itibaren ham petrol alıcıları, varil başına 60 dolar ya da daha az ödediklerini gösteremedikleri takdirde Avrupa’dan sigorta ya da nakliye hizmeti satın alamayacak. Batı’nın bu tür hizmetlerdeki hakimiyeti nedeniyle bu, sınırı ihlal eden herkes için neredeyse bir yasak anlamına geliyor.
ABD’nin son yirmi yılda Irak ve İran’a uyguladığı yaptırımlardan edinilen tecrübeler, Rusya’nın bu durumu aşmanın yollarını bulacağını gösteriyor ancak yine de Rus petrolünü pazara ulaştırmanın zorluklarını arttırıyor. Moskova, tavan fiyata uyan hiçbir ülkeye satış yapmayacağını söyleyecek kadar endişeli.
Bu da pek çok yoksul ülkeyi zor duruma sokuyor. Bu yılın başlarında yaşanan sel felaketinin yanı sıra küresel tahıl fiyatlarındaki (sebebi malumunuz) artış nedeniyle harap olan Pakistan, resmi olarak tavan fiyatı kabul etmese de Rusya’dan, ham petrol ihracatında gönüllü olarak %30-%40 oranında indirim yapmasını istedi. Pakistan medyasına göre bu talep kabul edilmedi.
Ambargo ve tavan fiyatın etkilerinin nasıl ortaya çıkacağına dair belirsizlik, OPEC+’nın bu hafta sonu petrol üretim kotalarında daha fazla değişiklik yapmaktan kaçınması için güçlü bir argüman oluşturuyor. Ancak bunun etkileri çok geçmeden hissedilecektir, özellikle de Rusya’nın, alıcıların azalması nedeniyle kuyuları kapatmak ya da soğuk kış aylarında kuyu bütünlüğünü korumak için pompalamaya devam etmek arasında seçim yapmak zorunda kalması durumunda – ki bu, OPEC’in piyasayı dengelemek için arzı kesme çabalarını boşa çıkaracaktır.
Konu ile ilgili yorumlarınızı bize yazabilirsiniz. Ayrıca, bu tarz bilgilendirici içeriklerin devamının gelmesini isterseniz, bizleri Telegram, Youtube ve Twitter kanallarımızdan takip edebilirsiniz.