Umut Ince 
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın sponsorluğunda Washington’da düzenlenen küresel finans elitlerinin olağan bahar toplantısının havası hiç de şenlikli değildi ve bunun yerine eleştiriler giderek daha fazla ABD’ye odaklanıyordu.
Hazine Bakanı Janet Yellen ve diğer ABD’li yetkililer için ise iltifat söz konusu bile değildi, dolayısıyla bu bir sırt sıvazlama etkinliği olmaktan uzaktı. Joe Biden’ın otoritesi altında ABD, tüm dünya ekonomilerini iyileştirdiğine inandığı ekonomi politikalarının meyvelerini toplamaya hazır görünüyordu ancak dünyanın en büyük ekonomisinin tamamen zıt bir imaj çizen politikaları, politika hatalarından ekonomik beceriksizliğe kadar iddialarla sertçe eleştirildi.
Jerome Powell’ın Faiz Oranı Açıklaması
Pazartesi gününün korkusu, Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell’ın korkunç bir mesaj vermesiydi. “Aşırı ısınmış” Amerikan ekonomisini sakinleştirmek için beklenmedik bir şekilde ve ne yazık ki faiz oranlarının yüksek kalacağını ilan etti.
Dünya çapında piyasalar sarsıldı ve dünyanın dört bir yanındaki hükümetler bunun ekonomilerini nasıl etkileyeceğini anlamak için acele ediyor. Uluslararası Para Fonu Genel Müdürü Kristalina Georgieva, ABD’nin küresel büyümeye katkıda bulunma konusunda iyi iş çıkardığını kabul etmekle birlikte, ABD ekonomisinin “kuşku duyulmayacak kadar parlak” olduğunu da sözlerine ekledi.
Başkan yardımcısı Gita Gopinath ve dünyanın dört bir yanından diğer finans liderlerinin en önemli sorunlardan biri olarak gördükleri ABD’nin mali dengesizliği, hesaplamalarına göre GSYH’nin %7’sine denk geliyor. Bu miktar Avrupa Birliği’nin %3’lük tavanını çok muhafazakar kılmaktadır.
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis, toplantı sırasında ABD’nin çok güçlü genişlemeci bütçe yaklaşımını açıkça eleştirdi. Ulusal borcun artmaya devam etmesi ve borç ödeme maliyetlerinin hızla yükselmesi nedeniyle ABD’nin daha muhafazakâr bir bütçe yönünü benimsemesi gerektiğini ima etti.
Alman Maliye Bakanı Christian Lindner diplomatik bir girişimde bulunarak, Biden’ın Enflasyonu Düşürme Yasası’ndaki ironiye dikkat çekmekten kendini alamadı; ona göre bu yasa enflasyonu daha da kötüleştirdi.
ABD Ekonomi Politikalarının Küresel Etkileri
ABD ekonomi politikalarının etkileri küresel oldu. Avrupa’nın finans başkentleri, Brezilya ve Güney Afrika’nın gelişmekte olan piyasaları ABD’deki yüksek faiz oranlarının küresel finans piyasalarını bozacağından korkuyordu.
Güney Afrika Merkez Bankası Başkanı Lesetja Kganyago ve Brezilya Maliye Bakanı Fernando Haddad yaptıkları yorumlarda küresel ekonominin karşılıklı bağımlılığını ve ABD para politikasının dünya çapındaki etkilerini vurguladılar.
Mali tedbirlerin yanı sıra ABD’nin ticari tedbirleri de analiz edildi. Janet Yellen’in tedarik zinciri “onshoring” ve “friend-shoring” konusundaki savunuculuğu, küresel ekonomik istikrarı bozduğu ve enflasyonu arttırdığı gerekçesiyle eleştirildi.
İngiltere Merkez Bankası’ndan Catherine Mann’a göre bu değişimlerin gerçek maliyetleri hafife alındı ve bu da ekonomik şokların ve enflasyon oynaklığının artmasına yol açacak.
ABD, Çin’in aşırı ihracat odaklı ekonomik büyümesinin uluslararası ticaret ilişkileri açısından yarattığı endişeleri Çinli liderlere doğrudan ifade etti. Tüm bu girişimler sağır kulaklara çarptı.
Çin Başbakanı Li Qiang, Guangzhou’daki Canton ticaret fuarında Çinli markaların küresel konumunun arttırılmasına vurgu yaparak ihracata odaklanmaya devam edileceğini ima etti.
Geçtiğimiz hafta boyunca kafamda bir fotoğraf kristalleşti. IMF ve kardeşleri ABD’nin ekonomi politikasına karşı temkinli davranmaya başladı. Bu hafta, ABD hapşırdığında dünyanın nezle olduğu kavramının bir örneğidir ve küresel ekonominin bir geri bildirim döngüsü olduğunu göstermekte.
Konu ile ilgili yorumlarınızı bize yazabilirsiniz. Ayrıca, bu tarz bilgilendirici içeriklerin devamının gelmesini isterseniz, bizleri Telegram, Youtube ve Twitter kanallarımızdan takip edebilirsiniz.